ZİLİ ÇALMAK İSTİYORUM

Görkem Sevinçler

Gaziantep Özel Sanko İlköğretim Okulu

 

-Nerede bu anahtarlar, cebimde mi? Hayır yok. Çantama daha yeni baktım. 0ff, şu

eşyaları yere bırakayım da bir daha bakayım. Şu gözde olmalı. Yok. Şurada mı yoksa? Off  off! Merdivenin ışığı da söndü. Nerede bu elektrik düğmesi? Hah tamam, kalem kutuma baktım mı? Telefon sesi de geliyor içeriden. Bir dakika, bir dakika. Nerede neredesin anahtar? Kesin annemdir arayan.

-''Geldin mi kızım? Yemeğini ye, dersine çalış, kapıyı da kimseye açma.'' diyecek.

Haydi haydi anahtar. Telefon sesi kesildi. Yetişemedim. Aa buradaymış. Tamam açalım, işte

oldu.

Ayşegül her okul dönüşü bu kapıyı açma macerasını yaşar. Bir süre anahtar arar, hep de

tahmin etmediği yerden çıkar anahtarı. Yine telefon çalıyor .

-Alo.

-Kızım geldin mi?

-Hayır anne, daha yoldayım.

Annesi bu espriye artık alışkındır. Ya da Ayşegül'e göre onu dinlememekte, bildiğini

okumaktadır .

-Karnını doyur, yemeğin dolapta hazır. Ocağı yakma, kibritle oynama. Mikrodalgada

ısıt. Kapıyı kimseye açma.

Ayşegül de bu sözlere alışmıştır. Ve o da dinlemez aslında. Bu ezbere konuşma Ayşegül'ün

okuldan dönüş saatinde mutlaka günde bir kez yapılır. Sık sık da bu konuşmaların içine –Telefonu niye geç açtın.- gibi Ayşegül'ü çok sinirlendiren bir cümle de eklenir. Sonra -Yine anahtarını bulamadın değil mi?- cevabı da gelir arkadan.

 

Evet, Ayşegül çalışan bir annenin kızı. O bundan memnun mu? Hayır. Onun en büyük

hayali kapıyı annesinin açması. Zili çalmak Ayşegül için bir lüks. O zile uzun uzun basacak

annesi güler yüzle kapıyı açacak. Çantasını elinden alacak. Yemeğini önüne getirecek,  Ayşegül de böylece mutlu olacak. Anahtar taşımayacak, kapıda anahtar aramaktan da kurtulacak. Ayşegül, bu hayaline tuttuğu günlüğüne hiç yazmadıysa haftada bir mutlaka yazmıştır. Annesine de her defasında söylemiştir.

 

-Arkadaşlarım ne kadar rahat. Anneleri çalışmıyor. ,

-Tamam kızım. Anahtarını bundan sonra boynuna asalım, böylece aramazsın.

-Anne.

-Tamam çalışmayayım. Tek başına baban çalışsın. Ama her istediğin alınamaz o zaman.

-Anne.

-Haydi sofrayı toplayalım. Okul nasıldı bugün?

-İyiydi, ben odama gidiyorum.

Bu konuşmalar Ayşegül’lerin evinde çok sık yapılır.

-Ayşegül senin servisin de mi gelmedi?

 

Yan yana oturdular. Okuldan, derslerden, sınıf arkadaşlarından epeyce konuştular. Esma

çantasında bir şey arıyor. O da ne ? Bir anahtar. Senin anahtarın mı var Esma?

-Evet.

-Annen evde değil mi?

-Bilmiyorum.

-Belki evdedir.

-Nasıl yani?

-Bazen evde olmuyor. Çarşı, alışveriş, kabul günü. Kim bilir hangisi?

-Nasıl?

Ayşegül çok şaşırdı. Esma'nın annesi çalışmıyor. Ama evde Esma' yi beklemiyor.Hayalleri

yıkıldı.

-Yoo, benim annem çalışmasa beni bekler, baksana şimdiye kadar telefon açmıştır bile on

dakika geciktik.

Evet, Ayşegül yine kapıda. Bu sefer anahtarı çabuk buldu. Telefon çalıyor.

Yetişebildi. Yine aynı konuşmalar .

-Niye geç açtın kızım? Yemeğini ye.

 

Bugün hafta sonu. Annesiyle babasının mesaileri var. Öğleye kadar yoklar. Bir bu eksikti. Hafta içi yetmezmiş gibi.Ne yapsın Ayşegül. Annesi odaları havalandır, demişti. Hava da güzel. Pencereleri açtı. Oh, bahar da geliyor artık. Şu odanın da camını açayım. Annesi ile

babasının odasında şimdi, pencereye yaklaştı. Camı açacak. Komodinin yanından tülü

çekeyim. Çekmece açık. Bu defter de ne böyle. Açık çekmecenin içinde mavi ,deri kaplı

bir defter .Zaman zaman annesinin yazdığını gördüğü günlüğü. ''Benimki günlük değil

aylık oldu, yazamıyorum ki demişti.'' bir keresinde. Defteri karıştırıyor Ayşegül. Gerçekten de günlük gibi değil Ayşegül' ün annesinin defteri. Bazen günlerce ara vermiş. Bazen bir iki ay. O da ne, bu nasıl sayfa? Mürekkep birkaç yerde dağılmış. Ağlamış annesi, bu sayfayı yazarken. Bu günü hiç unutmayacağım, diye başlamış. Ayşegül' ün ana sınıfına başladığı gün. Aynen şöyle yazmış annesi:

Ayşegül servise bindi. Büyük bir güvenle hem de.

-Kızım bir öpücük yok mu?

-Yok. Oh olsun sana. Hep sen beni .bırakıyordun. Şimdi de ben seni bırakıyorum işte.

-Kızım ben istemez miydim?

 

Ayşegül bu olayı hayal meyal hatırlıyordu. Daha fazla okuyamadı. Günlüğün son sayfasını açtı. Şunları yazdı:

-Anneciğim, Özür Dilerim. Biliyorum. Tüm Çaban Benim İçin.Özür Dilerim. Çok özür dilerim.